Gecikmiş Dil ve Konuşma
Gecikmiş dil ve konuşma, dil edinim süreçlerinin çeşitli nedenlere bağlı olarak “normal” olarak kabul edilen zamandan daha uzun sürmesi ve çocuğun yaşıtlarından bu açıdan geri kalması olarak tanımlanmaktadır (Topbaş, 1994). Örneğin iki yaşında birkaç sözcüğü, eksik de olsa kullanamayan ya da üç yaşına geldiğinde basit de olsa cümleler kuramayan bir çocukta için gecikmiş dil ve konuşmadan söz edilebilir.
Konuşmaya geç başlayan çocukların çoğu, belirli bir zaman diliminde (3 yaş civarı) diğer çocuklarla arayı kapatır (Topbaş, 2004). Bu sorunun 5 yaşından sonra devam etmesi, bu sorunun normal bir gecikmiş konuşmadan ziyade bir dil ve konuşma bozukluğu olma ve devam etme ihtimalini artırır. Düşük IQ, zayıf alıcı dil ve düşük sosyoekonomik düzey (SED) bu sorunun devam etmesinde önemli risk faktörleridir. Diğer yandan sorunun alıcı dilden ziyade sözel çıktıda olması, IQ’ nün görece yüksek olması ve yüksek SED sorunun gidişatı için olumlu faktörlerdir (Clegg ve Ginsborg, 2006).
Gecikmiş dil ve konuşma terapisinde, davranışçı yaklaşımın prensiplerini temel alan oldukça yapılandırılmış çalışmalar ya da çocuk merkezli aktiviteler kullanılmaktadır. Okul öncesi dönemde iletişim davranışlarının sıklığı ve fonksiyonunu artırmak hedeflenir ve bunun için sözcük ya da sözcük kombinasyonları kullanılır. Ortalama 3 yaşındaki çocuklar için müdahalelerdeki birincil amaç sesletimle birlikte sözdizim ve biçimbilgisinin geliştirilmesidir. Ayrıca okul öncesinde sözcük dağarcığı, akranlarla oyun ve sosyal iletişim ve fonolojik farkındalık gibi okul öncesi becerileri artırmak da önemli hedeflerdir (Damico ve ark., 2010).
Cangi, M. E. (2011). Dil ve Konuşma Bozuklukları, Özel Eğitim, Ed: Barut, Y. İstanbul: Lisans Yayıncılık.