Otizme Bağlı Dil ve Konuşma Bozukluklar

Otizm, sosyal becerilerde ve iletişimde problemlere neden olan bir gelişimsel bozukluktur. Hafif ya da şiddetli olabilir. Her birey için farklı bir nitelik gösterir. Otizm aynı zamanda Otizm Spektrum Bozuklukları olarak da bilinir.

Otizm
Otizmli çocukların dil ve konuşma becerileri normal olan akranlarından büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Otizmde yaşanan belki de en büyük sorun iletişim sorunlarıdır. Ancak bu bozukluk kümesi bir yelpazedir ve her birey için otizm farklı bir tablo sergiler. Bu çocukların %50’sinin ifade edici dil becerileri gelişmemektedir (Korkmaz, 2005). Diğer taraftan bu spektrum içerisinde bulunan ancak çevresiyle iletişim kuran ve akranlarıyla birlikte eğitim gören çocuklar da vardır.

Otizmde daha yaşamın ilk yıllarında iletişimde bazı belirtiler göze çarpabilir. Korkmaz’a (2010) göre otizmde 8. ayda karşılıklı ortak dikkatin gelişmemesi; işaretin olmaması, çevreye karşı ilgisizlik, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişimin yeterli süre ve kalitede kurulamaması dikkat çeken özelliklerdir. Ayrıca bunlara taklit yetisinde (normal bir yeni doğan kendisine dil çıkaran annesine yanıt olarak dil çıkarabilir) ve jest gelişiminde bozukluk da (“baş baş” veya “bay bay” jestinin gelişmemesi) eklenebilir.

Bu çocuklar genellikle sözel iletişimi kullanamazlar ya da bu becerileri oldukça sınırlıdır. Basit isteklerini ve ihtiyaçlarını ifade etmeleri daha güç olabilir. Sözcük hazineleri zayıftır. Adlandırılan sözcüğü bulma veya yönergeleri takip etmede güçlük yaşarlar (http://www.asha.org). Alıcı dilleri zayıftır. Ancak bu durum kimi zaman akıcı konuşmaları yüzünden fark edilmez. Göz kontağı, jest, mimik gibi sözel olmayan iletişim araçlarını da kullanmazlar. Ortak dikkat kuramazlar. Anında ekolali yaygındır. Gecikmiş ekolalide ise sözcükler, sözcük öbekleri, hatta TV ve radyolardaki reklam müzikleri dahi herhangi bir tetikleyici olmadan tesadüfî olarak genellenir. İletişim kapsamında soruları cevaplamada güçlük çekerler. Ben/sen ayrımını ya da altın/üstünde gibi nesnelerin konumlarını bildiren edatları bağlama göre uygun şekilde kullanamazlar. Konuşmalarının hızı, ritmi, entonasyonu ve perdesi alışılmadıktır. Kimi zaman ilgilendikleri konu hakkında çok detaylı şekilde konuşmayı tercih ederler. Konuşan çocuklar sıklıkla akıcı bir konuşma geliştiremezler ve konuşmalarının anlaşılırlığı düşüktür. Dil ve iletişim becerileri çok iyi olan çocuklar bile şakaları, mecazi anlamları vb. anlamazlar. Dil kullanımları katıdır ve bunu bağlama göre değiştirmezler (Aarons ve Gittens, 1999).
Otizmin bilinen kesin bir sağaltımı (tedavisi) yoktur. Ancak erken müdahale ve uygun eğitim yaklaşımlarıyla yetersizliğin şiddeti çeşitli derecelerde azaltılabilir. Müdahale mümkün olan en erken yaşta başlamalı ve yoğun şekilde sürdürülmelidir. Erken müdahale ve okul öncesi programların uygulanması çok önemlidir. Süreçte bir dil ve konuşma terapisti değerlendirme yaparak otizmli çocuğun dil ve konuşma ihtiyaçlarını belirler. Bu ihtiyaçlara uygun bir terapi programı hazırlanır. Terapi geleneksel dil ve konuşma yaklaşımlarını, alternatif ve destekleyici iletişim yaklaşımlarını ve davranışsal müdahaleleri içerebilir (http://www.asha.org).

Otizmde pek çok eğitim yaklaşımı vardır. Ancak bir eğitim/terapi yaklaşımının seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli konu, söz konusu yaklaşımın kanıt temelli bir yaklaşım (bilimsel temelli yöntemler) olup olmadığıdır. Simpsons’ın (2005) yaptığı çalışmada uygulamalı davranış analizi (UDA) (Hagopian, Crockett, van Stone, DeLeon, & Bowman, 2000), ayrık denemelerle öğretim (Committee on Educational Interventions for Children with Autism, 2001) ve temel tepki öğretimi (Hupp & Reitman, 2000) “bilimsel temelli yöntemler” olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte PECS (Picture Exchange Communication System/Resim Değiş-Tokuşuna Dayalı İletişim Sistemi) (Pyramid Educational Consultants,2005), fırsat öğretimi (Charlop- Christy & Carpenter,2000), yapılandırılmış öğretim (TEACCH vb.; Panerai, Ferrante,Caputo, & Impellizzeri,1998), alternatif ve destekleyici iletişim sistemleri (ADİS) (Ogletree,1998), yardımcı teknolojiler (Tjus, Hinmann, & Nelson, 2001) ve ortak eylem rutinleri (Joint action routines; Prizant, Wetherby & Rydell, 2000) yöntemleri “ümit verici” çalışmalar grubunda değerlendirilmiştir. Bunun dışında pek çok yöntem ise “uygulama için sınırlı destekleyici bilgi” grubunda değerlendirilmiştir.

*Cangi, M. E. (2011). Dil ve Konuşma Bozuklukları, Özel Eğitim, Ed: Barut, Y. İstanbul: Lisans Yayıncılık.

Online Terapi

Türkiye'nin neresinde olursanız olun terapistlerimiz online terapi ile bir tık uzağınızda.

Detaylı Bilgi
HIZLI ERİŞİM
ZAMAN ESNEKLİĞİ
MEKAN ESNEKLİĞİ
BİREYE ÖZGÜ YAKLAŞIMLAR
TERAPİ HİZMETLERİNİN DEVAMLILIĞI