Bebeğim Neden Çok Ağlıyor?
- “En ufacık değişiklikler bile hızlıca ağlamasına neden olur”
- “Bebeğimle birlikteyken daima diken üstünde hissederim ve onu sakinleştiremediğimde kendimi yetersiz hissederim”

Ağlama, bebeklerin çevre ile iletişimini sağlayan bir yoldur. Ağlayan bebek karnının acıktığını, üşüdüğünü veya terlediğini, altının kirlendiğini, kucağa alınmak istediğini, ortamdan rahatsız olduğunu veya hasta olduğunu ifade etmeye çalışmaktadır.
Ebeveynler, özellikle de anne, bebeğin ağlama zamanı, süresi ve tipinden ne tür bir ihtiyacı olduğunu anlayabilir. Bununla birlikte anne, bebeğin ihtiyacını karşılar ve onu sakinleştirir. Bebekler genellikle ihtiyaçları karşılandığında kısa sürede ağlamayı keserler. Ancak bazı bebeklerin ağlama tipi ve süresi daha uzundur ve kolaylıkla sakinleştirilemezler.
Tipik gelişen bebeklerde henüz kendini sakinleştirmeyi öğrenmeden önce sıklıkla gün içerisinde ağlar. Bebeğin çevreye, dünyaya uyum sağlaması bununla birlikte ihtiyaçlarının karşılanması ile ağlama sıklığının ve şiddetinin azalması beklenir.
Fakat bazı durumlarda ağlamalar da azalma görmeyiz. Buna en büyük örnek kolik bebektir. Doğumdan itibaren 6-8 haftadalar da ortaya çıkan, günde 3 saatten fazla, haftada 3 gün ve üst üste 3 hafta ağlayan bebekler kolik kabul edilebilir. Kolik durumu 3-4 aylar arasında kaybolur. Ağlama dışında yumrukları sıkma, yüzünde kızarma, bacakları karına çekip bırakma, karında sertleşme, alnını kırıştırma, gözlerini sıkıca kapama veya tamamen açma gibi hareket değişiklikleri de beraberinde gözlemlenmektedir.
Ağlamanın homeostazı etkileyen faktörlerine baktığımızda, gastrointestinal nedenler bulunmaktadır. Beslenme sırasında yutulan hava ve bağırsaklarda gaz yapımının artması ile bağırsak duvarındaki gerim artması koliğe sebebiyet verebiliyor. Diğer sebeplerden biri ise alerjilerdir. Alerji atakları döneminde yoğun ağlamalar görebiliriz.
Bir başka neden ise gastroözofajial reflüdür. Beslenme sonrası açığa çıkan bu durum bebeklerin çoğunda görülür fakat 4 ay civarında çoğunlukla kaybolur. Küçük bir kısımda devam eden infantil reflü huzursuzluk, vücudunu germe-bükme hareketleri, tıkanma, öğürme ve beslenmeyi reddetme olarak görülür. Devam eden reflü süreci ise bebeklerde ağlamanın sebeplerinden birisidir.
Ağlamanın nörolojik sebeplerinde baktığımızda ise immatür merkezi sinir sistemi de buna katılır. Nöro-davranışsal gelişimin pik yaptığı 3. ve 9. aylarda da ağlamalar artar. Ayrıca bazı araştırmacılar kolikli bebeklerin sinir sisteminin çok hassas olduğunu ve bu sebeple en küçük bir uyaranın ağlama ile sonuçlanabileceğini söyler.
Psikososyal nedenlere baktığımızda annenin yeterli bakım vermemesi, bebeğin iletişim ip uçlarını okumada yetersiz kalması ve annenin hamilelik sonrası dönemde yaşadığı olumsuz deneyimler ve klinik tablolar vardır.
Bebeğin homeostazını etkileyen tüm faktörleri, kabızlık, reflü, alerji, nörolojik bulgular ve benzeri sorunları çözüme ulaştırmak önceliklidir. Fakat bebeğinizin toleransı çok kısıtlıysa, en ufak değişimleri bile tolere edemiyorsa, bebeğinizle sıcak ve konforlu bir etkileşim yaşamakta zorlanıyorsanız, ailenize yeni katılan minik bebeğiniz ile günlük yaşam dengenizi yeniden sağlamak konusunda zorlanıyorsanız, alanında uzman bir bebek Ergoterapisti ile iletişime geçebilirsiniz.
Kaynaklar
1. Akçam M. İnfantil Kolik, Sted, 2004; 13(2): 66-67
2. Çavuşoğlu H. (2001). Çocuk Sağlığı Hemşireliği Cilt 1, 6. Baskı, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 59.
3. Wessel MA, Cobb JC, Jackson EB, Harris GS Jr, Detwiller AC. Paroxysmal fussing in infancy, sometimes called colic. Pediatrics 1954; 14 (5): 421-35.
4. Yörükoğlu, A. Çocuk Ruh Sağlığı, 24. Basım, Özgür Yayınları, İstanbul, 2000: 32-33.